Hekimlerin Padişahı İbn-i Sina, zamanın birinde, Hazar Denizi`nin kıyısındaki şehirlerden birine, genç bir hastayı muayene etmek üzere çağırıldı. Bu bahtsız genç adam, civardaki tüm hekimlerin anlayamadığı, acayip ve garip bir kalp hastalığına tutulmuştu.
İbn-i Sina geldi, hastayı bir güzel muayene etti ve:
"Bana bu şehrin bütün mahallelerini bilen bir kimseyi bulup getirin!" dedi.
Aradılar, taradılar böyle bir adamı bulup getirdiler
. İbn-i Sina, çağırdığı adamı hasta gencin başucuna getirdi ve kendisi de, hastanın nabzını tutarak: "Bu şehrin bütün mahallelerinin isimlerini tek tek say; ancak ağır ağır say!" diye emretti
Adam başladı mahalleleri saymaya. Ve mahallelerden birinin ismini söylediğinde, gencin nabzı birden hızlandı.
İbn-i Sina:
"Tamam!" dedi. "Seninle işim bitti. Allah razı olsun!"
"Şimdi bana bu mahallenin bütün sokaklarını bilen bir adam bulup getirin!"
Az zaman sonra, ibn-i Sina`nın yanına adı geçen mahallenin bütün sokaklarını avucunun içi gibi bilen bir helva satıcısı getirdiler.
İbn-i Sina, gencin nabzını tekrar tuttu ve helvacıya:
"Sen şu mahallenin bütün sokaklarının isimlerini tek tek say, ancak ağır ağır say!" dedi.
Helvacı, mahallenin başından sonuna kadar tüm sokakları tek tek saymaya başladı. Bir sokağın ismini söylediğinde, hasta gencin nabzı yine yükseldi.
İbn-i Sina:
"Seninle de işim tamam oldu!" dedi. "Senden de Allah razı olsun."
"Şimdi bana şu filanca sokakta yaşayan herkesin ismini bilen bir adam bulun getirin!" dedi.
Helvacı gitti, az zaman sonra, adı geçen sokağın sakinlerini hepsini tanıyan bir kandil yağı satıcısı geldi, hastanın başucuna oturdu.
İbn-i Sina, bir eli gencin nabzında iken, kandil yağı satıcısına, "Sen o sokağın başından sonuna kadar sıra ile tüm evlerin ahalisinin isimlerini tek tek say, ancak ağır ağır say!" dedi.
Kandil yağı satıcısı başladı saymaya...
Üçüncü beşinci ev derken, sıra yedinci eve geldi ve yedinci evin sakinleri arasında, "Nagehan" adı geçince, hasta gencin nabzı, damarlarını parçalayacak kadar hızlı hızlı atmaya başladı.
İbn-i Sina gülümsedi ve:
"Mesele tamamdır!" dedi. "Bu genç adam falanca mahalledeki, filanca sokakta bulunan evdeki Nagehan adındaki bir kıza aşıktır. Bütün hastalığı bundandır. Hastalığının şifası da, Nagehan`dadır! Evlendirin bunları, genç şifa bulsun!"
Gerçekten de, gençler evlendirildi ve hastalıktan eser kalmadı. (Bk. şİfa Öyküleri, Zafer Yayaınları)