Yazarlar bu kadar çok yazı konusunu nasıl buluyorlar? Başkalarının göremediği şeyi, başkalarının bakmadığı şekilde bakabildikleri için mi bunu başarıyorlar?...
Bugün "diğerini" anlama günü. Kendini bütün önyargılardan soyutlayıp, karşısındakini değiştirme çabasına girmeden olduğu gibi kabul edip sahiplenme günü....
Hep onun kaybolmasından bahsederdik ya da hep onun ilerlediğinden. İnsan yavaş yavaş anlıyor. İlerleyen de, gelip geçen de zaman değil aslında. ...
Bir lisede edebiyat öğretmeni olan bir okuyucumuz şöyle yazmış bize: "Derginizi özenle takip etmeye çalışıyorum. Özellikle yazı atölyesi bölümünü çok faydalı buluyorum. Var olun... Bir okul ...
Bir genç adam... Adı Mazruf. Ayakkabıları yeni boyanmış bir delikanlı. Yolu İmam Hatip`e doğru. Çamurun paçalarına sıçramaktan çekindiği bir pantolon ayağında, belli ki yine onun için hazı...
Aklımda değil artık küçükken anlatılan masallar. Gerçek hayatla, yaşadığımız hiçbir şeyle uyuşmadığını gördükçe hepsinin aslında bir yalandan oluştuğunun farkındayım....
Derdin seni nereye götürebilir? Tefekkür etmeli. Hemencecik karar alıp yola çıkılacak bir durum değil bu. Hayırda yarışırız, ama istişareye de önem veririz. Dert çağrımızı dertli büyüklerle...
Dün gece bulaşık yıkamak için mutfağa girdim… Mutfağın dört bir köşesine yayılmış bulaşık tabakları, bardakları görünce nasıl çığlık atmadım bilmiyorum....
O çalı tek başına ovanın ortasında, ama yeşil. O başında bulutlar gezen, dağın yamacında süzülen ormana ağaç olamamış, ama ot da değil… Her şeye rağmen, her bahar çiçek açıyor. Yazın neşesin...
Zannediyorum ki nisyan kökünden gelişimize güveniyoruz. Severken, sevilirken, konuşurken, kısacası `flört` ederken. Nisyan ya, unutulacak. Nisyan ya, hatırlanmayacak. Kimse kusura bakmasın d...