Böyle bir başlık hayra alamet değil. Ama hayır sevgili okuyucum, çıldırmadım. Kafayı filan da yemiş değilim. Bu mevzuyu nereden başıma sardım, onu da bilmiyorum açıkçası. Tek bildiğim, zamane gençleri arasındaki küfür modasının, günbegün daha mide bulandırıcı bir boyuta vardığı…
osyal paylaşım sitelerinin hayatımızdaki yeri her geçen gün büyüyedursun, kullanıcıların çok yönlü bir var oluş mücadelesine (!) giriştiğine şahit oluyoruz hepimiz. Daha çok arkadaş edineyim, daha çok takipçim olsun, durumlarıma gelen beğeniler tavan yapsın, fotoğraflarımın altı yorumlarla dolup taşsın. Ne yazdığım, ne paylaştığım, neyi retweet yaptığım, neyi beğendiğim çok da mühim değil; yeter ki takipçim çok; arkadaşım bol olsun!
İnsanoğlunun tercihi nicelikten yana olunca, kırmızı çizgilerini bir kenara fırlatıp niteliği dikkate almaması ve kendini sayısal hedeflere kaptırması gayet normal. İşte sanal ortamda gezinen kullanıcının derdi de zamanla takipçi toplamaya dönüşünce, herkesin itibar ettiği konuları gündemine alıp kolayca benimsemesi ve sıradanlaşması da kaçınılmaz oluyor. Ama keşke takipçi derdindeki bu zavallı kullanıcı, sanal dünyada herkesi memnun etmenin ve büyük çoğunluk tarafından kabul görmenin, edepsizlik ve küfürlü yazışmalardan geçtiğini o pisliğe bulaşmadan önce idrak edebilse!
Önceden genç kızlar hâl ve hareketlerine daha çok dikkat eder, hâyânın imandan geldiğini bilirlerdi. İffetli yaşamanın imanı yüceltip kemale erdirdiğine bizler de şahit olur, o güzel kızlardan, ablalardan ilham alırdık evvelden. Şimdilerdeyse iffet kelimesi lügatlerde sıkışıp kaldı sadece. Müslüman genç kızlarımızın büyük çoğunluğu da küfürlü ve edepsiz yazışmalarla sözümona cesur ve gözü pek olduklarını cümle aleme gösterip, kendilerini Korkusuz Jean ilan etmekle meşguller twitter’da.
Erkeklerin hâli pürmelâli ise çok daha korkutucu boyutlarda. Bir taraftan “ah Filistin, vah Çeçenya” dolu bol acılı cümleler klavyelerinden anasayfalara akarken, öbür taraftan kız tavlamanın püf noktalarını sunuyorlar çok “mümtaz” takipçilerine. Yeri geldiğinde kot pantolon giyen başörtülü kızları eleştirmekte pek mahir olan bu beyefendiler, ne hikmetse, edepli ve güzel ahlaklı olmanın kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın bütün insanlara emredildiğini unutmuş gibi görünüyorlar.
Bu âlemde, Allah’ın takip sistemlerinin her ortamda bizi gözetlediğini unutup çirkin sözleri açıkça yazmayarak noktalayan ileri derecede akıllılar da var. Oysaki bu yöntemle sadece arama motorlarından kaçabilirsiniz efendiler! O harfler ve noktalar bütününü okuyan herkes, aynı küfürlü ifadeyi anladığına göre klavyede tuşlanan bu karakterler, Allah’ın değerlendirmesinde de aynı cezaya karşılık gelmez mi?
Oysa Cenab-ı Hakk’ın “Sen elbette büyük ahlak sahibisin”(*) diye güzel ahlakını öne çıkararak övdüğü Peygamber Efendimiz, “Kıyamet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlaktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin şeyleri yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” şeklindeki hadisi şerifiyle en üstün ibadetin güzel ahlak olduğunu ve çirkin söz ve kötü davranışlarla meşgul olmanın Allah tarafından nefretle karşılandığını ifade etmiştir. Bu gerçeklerin farkında olduğumuz halde basit dünyalıklar -üç favori, beş retweet, on takipçi- uğruna hem dünyamızı hem de ahiretimizi perişan etmemiz ne acı.
Hasenat terazisine koyacağımız sevabımızın çokluğunun verdiği bir rahatlık var sanki üzerimizde. Hâlbuki güzel ahlaktan adım adım uzaklaştıkça, şu zamanın ahirinde bin bir zahmetle işlediğimiz salih amellerimizi de yitirdiğimizin farkında değiliz. İşte aşağıdaki hadisi şerif bu korkunç kaybımızı çok açık bir biçimde izah ediyor.
Hz Peygamber (sav) bir gün çevresindeki sahabelere; “Müflis kimdir?” diye sorduğunda Ashab-ı Kiram; “Bize göre müflis, kendine ait hiçbir dirhemi ve malı kalmayan kimsedir” şeklinde cevap vermişlerdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ümmetimden gerçek müflis şudur; kıyamet gününde namazını, orucunu ve zekâtını getirir. Bu arada başkasına sövmesi, zina iftirasında bulunması, kan dökmesi ve başkasını dövmesi ile ilgili kötü amelleri gelir. Bunlara karşılık iyi amelleri (hasenatı) verilir ve borçları (kul hakları) bitmeden iyi amelleri tükenir. Alacaklıların hataları kendisine yükletilir ve ateşe atılır.”
Bu hadisin verdiği bilinçle artık hepimize düşen, insanlığımızı hatırlayıp tabiatımıza dönmekten başka bir şey değil. Zira bizim inancımız, aklımıza her eseni yapabilme, yazabilme, twitleyebilme serbestliğini değil; elimizden akan, dilimizden çıkan her şeyden sorumlu olduğumuz bilincini yüklüyor omuzlarımıza.
Gelelim başlığa… Genellikle küfürlü, edepsiz ve ahlaksız tweet sahiplerinin baş tacı edildiği twitter ortamında, maazallah, böyle bir trend topic’e rastlarsam şaşırmayacağım. Ama küfürbaz twittercılar avuçlarını yalasın, benden onlara RT yok!
(*) Kalem Sûresi, 4