Rum Kayseri Herakliyus’un büyük ordularını perişan eden İslam askerlerinin başkumandanı Ebu Ubeyde bin Cerrah hazretleri, zafer kazandığı her şehirde adamlarını bağırtarak, Rumlara, halife Hazret-i Ömer’in emirlerini bildirirdi. Humus şehrini alınca buyurdu ki:
“Ey Rumlar! Allah’û Teâlâ’nın yardımı ile ve halifemiz Ömer’in emrine uyarak bu şehri de aldık. Hepiniz ticaretinizde, işinizde, ibadetlerinizde serbestsiniz. Malınıza, canınıza, ırzınıza, kimse dokunmayacaktır. İslamiyet’in adaleti aynen size de tatbik edilecek, her hakkınız gözetilecektir. Dışarıdan gelen düşmana karşı, Müslümanları koruduğumuz gibi sizi de koruyacağız. Bu hizmetimize karşılık olmak üzere, Müslümanlardan hayvan zekatı ve öşr aldığımız gibi, sizden de, senede bir kere cizye vermenizi istiyoruz. Size hizmet etmemizi ve sizden cizye almamızı Allâh’û Teâlâ emretmektedir.”
Humus Rumları, cizyelerini seve seve getirip, Beytü’l-mal emini Habib bin Müslim’e teslim ettiler. Herakliyus’un, bütün Hıristiyan ülkelerinden asker toplayarak Antakya’ya hücuma hazırlandığı haberi alınınca Humus şehrindeki askerlerin de, Yermük’teki kuvvetlere katılmasına karar verildi. Ebu Ubeyde hazretleri şehirde memurların şöyle bağırmalarını emretti:
“Ey Hıristiyanlar! Size hizmet etmeye, sizi korumaya söz vermiştim. Buna karşılık, sizden cizye almıştım. Şimdi ise, halifeden aldığım emir üzerine, Herakliyus ile gaza edecek olan kardeşlerime yardıma gidiyorum. Size verdiğim sözde duramayacağım. Bunun için hepiniz Beytü’l-mal’a gelip, cizyelerinizi geri alınız! İsimleriniz ve verdikleriniz defterimizde yazılıdır.”
Suriye şehirlerinin çoğunda da böyle oldu. Hıristiyanlar Müslümanların bu adaletini, bu şefkatini görünce, senelerden beri Rum imparatorlarından çektikleri zulümlerden ve işkencelerden kurtuldukları için bayram yaptılar. Sevinçlerinden ağladılar. Çoğu seve seve Müslüman oldu. Kendi arzuları ile Rum ordularına karşı İslam askerine yardım ettiler. Dolayısıyla İslam’ın yayılması asla, kılıç zoruyla ve baskıyla olmadı. Bu devletleri ayakta tutan, yaşatan, büyük ve başlıca kuvvet, iman kuvveti idi ve İslam dininde çok kuvvetli bulunan adalet, iyilik, doğruluk ve fedakârlık meziyeti idi. Kur’an-ı Kerim’de mealen buyuruluyor ki:
“Allah, adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya bakmayı emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasaklar.” (Nahl 90)
“Ey iman edenler! Bir millete olan öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olunuz!” (Maide 8)