İki üniversiteli kardeşimi evime davet etmiştim. Sohbetimiz bir ara koyulaştı ve laf arasında “bende” kelimesi geçti. Bir an durdum, şüpheye düştüm, şu soruyu sordum onlara: “İnsanlar kendilerini tanıtırken “Bendeniz Ahmet vs” diyorlar. Bu sözleri ile ne kastediyorlar?” İkisi de öylece kaldı, bilemediler. “Bu kelimede gururlanma var sanırım” dedi birisi.
Sahiden de, şu an sanki kendimizi takdim ederken artistik bir laf gibi kullanıyoruz bu kelimeyi, öyle algılanıyor. Halbuki “bende” demek; köle, kul, hizmetçi demek. Yani “bendeniz Mehmet” diyen birisi, karşısındakine “ben sizin köleniz Mehmet’im, hizmetçiniz Mehmet’im” demek istiyor. Ortada artistik bir kullanım yok, tevazu var, alçakgönüllülük var…
Sanırım küçük bir test yapsak, birçoğumuz sınıfta kalacağız bu bağlamda. Hâl böyle olunca, ne söylediklerimizi duru ve diri ifade edebiliyoruz, ne de dinlediklerimizi tam anlıyoruz. Çünkü kullanılan kavramların ve kelimelerin karşılığına çoğu zaman vâkıf değiliz. Bir zihin tembelliğidir almış başını gidiyor…
Şuna kesinlikle inanıyorum: Bu konu cidden çok çok önemli. Özellikle biz gençler, ne yapıp edip bu anlamda kendimizi sürekli yenilemeli, daima kavramlara vâkıf olmaya çalışmalıyız. Konuşurken, yazarken ve okurken bir eğlence gibi kelime ve kavram avlamalıyız. Masamızdan sözlükler eksik olmamalı kesinlikle.. Tüm kalbimle inanıyorum ki bir insanın kendine yapacağı en büyük yatırımlardan biri budur. Öyle bir yatırım ki emin olun size sağlam bir kişilik, güçlü bir hayat felsefesi, tutarlı bir zihin olarak geri dönecektir.