Dijital iletişim uzmanı, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Dr. Ali Murat Kınık’la YouTube’u; orada nasıl yer almamız gerektiğini ve haber alma kaynaklarının önüne geçişini konuştuk.
YouTube, dolayısıyla sosyal medya hayatımızın bir parçası haline geldi. Bu alanda nasıl yer almalıyız?
Bilindiği üzere YouTube bir video barındırma ve paylaşım sitesidir. 2005 yılında kurulmuş ve günümüze kadar kapsama alanını genişleterek dünyanın her noktasında kullanılır duruma gelmiştir. YouTube; birçok özelliği nedeniyle diğer sosyal paylaşım ağlarından bir adım önde yer almaktadır. YouTube’u cazip kılan en temel etmen hem üretim hem de tüketim olgusudur. YouTube üre-tüketicilerin oluşumuna imkan tanımaktadır. Hem içeriği izleyen, hem de oluşturan bir yapı söz konusudur. İstatistikler de Türkiye’de YouTube’un önemini gözler önüne sermektedir. Dünyanın en büyük online trafik izleme sitesi Alexa’nın verilerine göre Türkiye’de Google’dan sonra en çok tıklanan ve ziyaret edilen web sitesi YouTube’dur.
En Çok Kullanılan Sosyal Paylaşım Ağı: YouTube
We Are Social ve Hootsuite’in yayınladığı Digital in 2018 Global Overview raporunda da dikkat çekici istatistikler yer almaktadır. Çünkü bu rapora göre Türkiye’de en çok kullanılan sosyal paylaşım ağı YouTube’dur. Bu platformu yaklaşık olarak, 44 milyon 731 bin 500 kişi kullanmaktadır. Bu istatistik bile YouTube’un hayatımızın merkezinde yer aldığını ifade etmeye yetmektedir. Özellikle gençlerin ve Z kuşağı olarak tabir edilen 2000 ve sonrası doğan neslin YouTube’a ayrı bir önem verdiği görülmektedir. Bugün YouTuberlık bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani dijital medya da sosyal medya da bir kazanç sağlamaktadır. Geleneksel televizyon yayıncılığının giderek yok olmaya yüz tuttuğu günümüzde internet tabanlı yayın platformlarının sayısı giderek artmaktadır. YouTube her bireye kendi kanalını açabilme imkânı tanımakta ve kendi içeriklerini yayınlayabilme fırsatı sağlamaktadır. Şimdi toplumun bir kesimi sosyal medyayı olumsuz bir şekilde nitelendirmekte ve sosyal paylaşım ağlarına eleştirel bir perspektiften bakmaktadır. Elbette bu açıdan bakmak yerindedir, ancak bu ağlarda olmamak asla çözüm değildir. Sosyal medyada iyi de vardır, kötü de…
YouTube’da Mutlaka Yer Almalıyız
Biz iyi için “ne yapmalıyız?” sorusuna cevap aramalıyız. Yani faydalı bilgilerle, toplumu bilgilendirici içeriklerle, ya da gençlerin kendilerini ifade edebileceği kanallarla artı değer sağlayabiliriz. Kendi ürettiğimiz içerikleri sunarak, insanların faydalanmasını sağlayarak, eğitsel içeriklere yer vererek önemli bir iş başarabiliriz. Yani gençler olarak mutlaka sosyal medyada, YouTube’da yer almalıyız. Bilgi kirliliğine karşı doğruyu aktarmalıyız.
İngiltere’deki bir araştırmaya göre gençler haber alma kaynakları yerine YouTube’u kullanıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Birçok araştırmada gençlerin haber kaynağı olarak geleneksel medyayı değil, yeni medyayı yani internet haber sitelerini, sosyal paylaşım ağlarını kullandığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Gençler her dönem teknolojiyle daha haşır neşir olmakta ve yeni gelişmeleri yakından takip edebilmektedir. Nitekim akıllı telefon ve tablet kullanımı gençlerde had safhaya ulaşmıştır. Elbette bu durumun artıları da eksileri de mevcuttur. Gençler haber alabilmek için YouTube, Twitter, Facebook gibi sosyal ağları sıklıkla kullanmaktadır. Onlar için geniş içerikten ziyade birkaç cümle tatmin edici olmaktadır. Günümüz habercilik anlayışında detaylandırma giderek etkisini yitirmektedir. Bilindiği üzere, sosyal paylaşım ağları daha özgür bir alan oluşturmaktadır. Kısacası denetimden uzaktır. Küresel bir yapıya sahip olduğu için denetim ülkeden ülkeye farklılık göstermemektedir. Gençler yeniyi sevmekte, araştırmayı ve incelemeyi ön planda tutmaktadır. Karşılaştırma ve kıyas da yine gençlerin sıkça başvurduğu yollardandır. Sosyal medyada çok farklı içerikler yer aldığından dolayı gençler bunları inceleyebilmekte ve mantıksal süzgeçlerinden geçirebilmektedirler. Aynı şekilde etkileşim imkanı nedeniyle kaynak alıcı, alıcı kaynak olabilmekte ve haberlere yorum yapılabilmektedir. Bu da daha katılımcı bir yapının oluşumuna imkan tanımaktadır.
YouTube Üzerine Bilimsel Yaklaşımlar Mevcut
YouTube üzerinden hareketle, bilimsel yaklaşımlar mevcut mu? Yani meselenin bilimsel bir yüzü de söz konusu mu?
YouTube’un da bilimsel boyutları mevcut. Sonuçta sosyal medyadan elde edilen veriler eşliğinde bilimsel araştırmalar gerçekleştirilebilmekte, duygu analizleri yapılabilmektedir. Bununla birlikte Amerikalı yazar Alvin Toffler’ın bu kavramını dijital medyaya uyarlayabilmek mümkündür. Çünkü üre-tüketici, video oluşturmak ya da blog yazmak gibi dijital medya içeriğini nasıl oluşturulacağını bilen ve bu alanlarda içerik üreten bireylere denmektedir. Ayrıca birçok iletişim kuramını da YouTube ile özdeşleştirebilmek mümkündür. Christian Fuchs ise “dijital emek” adı verilen bir kavramdan bahsetmektedir. Fuchs bu konuya eleştirel bakmakta ve bireyin içerik üretmesiyle bir gelir elde edemediğini, fakat sosyal ağların patronlarının bu emek sömürüsüyle kazanç sağladığını belirtmektedir.
Sosyal Ağları Sevdiren Hız ve Haz Olgusudur
Şu bir gerçektir ki sosyal ağları sevdiren hız ve haz olgusudur. Bu iki kavramın bir araya gelmesiyle birlikte popülarite ortaya çıkmaktadır. Yani sadece standart kullanıcı olarak değil, gençlerin mutlak suretle YouTube’un görünmeyen yüzünü, siyasal iletişim olgusunu, dezenformasyonu ve manipülasyonu da irdelemesi gerekmektedir. Ancak bu sayede farkındalıklarımız ortaya çıkmaktadır.