Bülent Ata
Senaryo yazmaya başladığınızda yapmanız gereken işleri bir sıraya koymalısınız. Mutlaka senaryonuz için okumalar, araştırmalar, görüşmeler ve izlemeler yapacaksınız. Bunları kayıt altına alacağınız bir defteriniz olmalı. Bu disiplin sizi bilgisayar karşısında senaryo yazarken güçlü kılacaktır.
Senaryoda geçen karakterleri, mekanları ve başka detayları önceden çalışıp yazmak başlarken yapmanız gereken bir iş olduğu gibi, yazım süresince hatta sonrasında da çalışmanızın beslenmesi için gereklidir. Bunun sonu gelmez. O yüzden yazmak esastır. Senaryonuz için diyalog yazmaya her gün mümkünse belirli bir zaman dilimini ayırın.
Dramatik Önerme nedir, nasıl bulunur, nasıl uygulanır? Bu meseleyi kavrayıncaya kadar alıştırmalar yapmanız faydalı olacak. Yapmanız gereken izlediğiniz sinema filminin ya da tiyatro oyununun ana karakterini bulmak. Kahramanın amacını/engelini/eylemini tespit etmek. Bu üçlü size Dramatik Önermemizin 3-5 kelimelik ifadesini verecektir. Aynı önermeyi farklı şekillerde ifade etmek mümkün. Ama neticede aynı kapıya çıkmalı. Örneğin, Romeo ve Jülyet için Dramatik Önermemizi iki şekilde de ifade edebiliriz. İlki; “Aşk ölüme bile meydan okur.” İkincisi; “Seven ne yapmaz.” Dramatik Önerme soru şeklinde olmaz. Ama zaten buradaki “Seven ne yapmaz” ifadesi, soru değil, “Seven her şeyi yapar” demek için kullanılır. İşte bu iki ifade farklı gibi dursa da aynı Dramatik Önermeyi karşılamaktadır.
Senaryo yazmak sadece diyaloglardan ibaret değildir. Senaryo metnini alıp elinde çalışan onlarca set görevlisi bu metinden hareketle kendi çalışma notlarını, plan ve programlarını hazırlar. Senaryoda belirli bir sırada yazılmış olsa da, çekim sırası iklim koşulları, mekan koşulları, oyuncu koşulları gibi sebeplerle değişebilir. Bundan sebep senaryo detayları da önemlidir. Senaristin çekim yapılacak mekanları, kostümleri, oyunculuk tarzlarını açık, net belirtmesi gerekir. Aksi taktirde yoruma açık bırakılan, boş bırakılan tercihler set çalışanlarının insafına kalır. Bu yüzden zaman zaman, karakterlerinizin fiziki görünüşleri, psikolojileri hakkında ve mekanlar hakkında tasvirler yapıp, defterinize notlar almanız faydalı olacaktır. Böylece hem yazma tembelliğini üstünüzden atarsınız hem de iyi bir ön hazırlık olur. Ancak aşırı detaycılık da iyi bir şey değildir. Olmazsa olmazları da bilmeli, gerektiğinde oluruna bırakmayı da.
Tema, zaman zaman Dramatik Önerme ile ve mesajla karıştırılır. Bir dramanın içinde toplumsal doğrular ve yanlışlarla ilgili mesajlar verilmesi, (içki içmek kötüdür, çocuklara zaman ayırmak önemlidir, doğayı koruyalım vb.) senaryomuzun öncelikli bir yapı taşı değildir. Tema ise genelde tek kelime ile ifade edilen (İntikam, aşk, ölüm, cesaret, cimrilik, kötülük vb.) soyut kavramlardır. Bir senaryoda pek çok tema olabilir. Hatta her bir karakterin teması olabilir. Tema Dramatik Önermeyi destekler.
Dramatik Önerme ile Tema arasında ne fark var, derseniz, Dramatik Önerme olgusaldır. Tema olgusal olmak zorunda değildir. Dramatik Önerme, karaktere bir şey söyler. Tema izleyiciye bir şey söyler. Dramatik Önerme, aksiyon/eylem barındırır. Tema zaman zaman tekrarlanır, gizlenir, yeniden yüzeye çıkar. Her bir karakterin teması olabilir. Oysa tek bir Dramatik Önerme vardır. Temalar Dramatik Önermemizi güçlendirmek için vardır. İşlevsiz tema kullanmak faydalı bir şey değildir. Aynı şekilde yan karakterler de kendi hikayelerini anlatmak için değil ana karakteri desteklemek için vardır. Dolayısıyla yan karakterler de tıpkı tema gibi Dramatik Önermeyi desteklemek işlevi ile senaryonuzda varlık bulmalıdırlar.
Bir senaryoda kahramanın başına gelen her bir bela bir temadır aslında. Yaratıcı tema olmaz. Temalar klişedir. Şiirde, öyküde klişe kötüdür ama tiyatro oyununda, film ve dizi senaryosunda klişe kıymetlidir. Asıl olan bir senaryonun Dramatik Önermesini temaları kullanarak inşaa edelim.
Senaryo ya da tiyatro oyunu yazarken farklı açılardan bakabilmek ve anlatabilmek önemlidir. Burada Picasso’yu hatırlayalım. Picasso Kübizm akımının en önemli temsilcisidir. Yaptığı tablolara farklı açılardan bakıldığında farklı detayların öne çıktığı resimler görürüz. Örneğin Guernica tablosuna farklı açılardan baktığımızda farklı insanlar, şişmanlar, zayıflar, uzun boylular, parçalanmış insanlar görülür.
Senaryo yazarken bir olayın etkilediği her insan üzerinde farklı sonuçlar doğurduğunu görebilmeliyiz. Aynı şekilde aynı olayı her karakter birbirinden çok farklı anlatabilecektir. Bunun en güzel örneklerinden biri William Faulkner’ın Döşeğimde Ölürken kitabıdır. Kendisi de Hollywood’da bir süre senaristlik yapmış olan Faulkner bu kitabında bir ailenin ölen annelerini doğduğu köye defnetmek için çıktıkları yolculuğu anlatır. Ama bu hikayeyi her bir karakterin ağzından bilinç akışı ile anlatır. Aynı olayın farklı karakterlerin gözünden anlatılması senaristler için iyi bir egzersiz olacaktır. Böylece anlatım dilimiz boyut kazanıp zenginleşecektir.
Bu farklı bakış açılarını öngörebilmek için birkaç alıştırma yapabiliriz. Yine her biri için 5 dakika süre tutarak ve kısa cümleler kurarak madde madde yazalım. “İhanet ne demektir?” Bir başkası, “İyi arkadaş olmak ne demektir?”, bu da üçüncüsü, “Yalan nedir?” Bu alıştırmalar bize özellikle Dramatik Önermemizi inşaa etmede faydalı olacaktır. Bir kavramın farklı açılardan ele alınması diyalog yazarken de zengin bir malzeme hazırlayacaktır.
Bir Dramatik Önermenin fazla görünür olması “maruz kalıyorum” duygusu yaratabilir. Oysa dramatik önerme adeta senaristin kahramanların kulağına fısıldadığı bir varoluş mottosudur. Neredeyse film ya da oyun bitinceye kadar izleyici Dramatik Önermenin ne olduğunu anlayamaz. Oysa temalar her an bir görünüp bir kaybolarak belirgin şekilde izleyiciye kendini hissettirir. Temaların fazla öne çıkması gibi yan karakterlerin de fazla öne çıkması dramatik önermemize ve senaryoya zarar verir. Bu bir senarist hastalığıdır. Sevdiği her karakteri öne çıkarma sevgisi ana karaktere ve senaryomuza zarar verecektir.
Sizler de izlediğiniz her film, her tiyatro oyunu için karakterlerin özelliklerini/ana karakterin amacını/engelini/eylemini/dramatik önermesini/temalarını bulup yazmayı bir alışkanlık haline getirin. Sözümüz sanat filmlerini kapsamıyor. Çünkü en başından beri belirli bir tür -ana akım- sinema senaryolarından bahsetmeyi tercih ettik.