Yarışma nasıl geçti?
Okuyucularımızın merakla beklediği “En Güzel Kış” fotoğraf yarışması sonuçlandı. Yarışmaya güzel bir katılım oldu. 84 okuyucumuz yarışmaya 320 fotoğraf gönderdi. Bu fotoğraflardan 45’inin yarışma konusuyla uzaktan yakından ilgisi olmadığı için değerlendirmeye alınmadı. Geriye kalan 275 fotoğraf, jüri üyelerimizin seçimine isim, herhangi bir işaret ya da hatırlatma olmadan sunuldu. Yani jüri üyelerimiz fotoğrafla ilgili ne bir isim, ne şehir, ne de rumuz gördüler. İlk elemenin sonunda 35 fotoğraf seçildi. Kalan fotoğraflar yeniden bir elemeden geçirildi ve geriye 10 fotoğraf kaldı. Son oylamada ilk üç derece ve mansiyon alan fotoğraflar belirlendi.
Katılan fotoğraflar nasıldı?
İlk başta Türkiye’nin hemen her tarafından katılım olması heyecan vericiydi. Artık biliyoruz ki Genç Dergisi’nin sesi Türkiye’nin dört bir yanına ulaşıyor. Nereye gidersek gidelim kapısını çalacağımız bir dostumuz var. Bundan büyük mutluluk olabilir mi?
Gelen fotoğrafları şöyle tasnif edebiliriz. Katılımın çoğu dijital fotoğraf makinelerle çekilmişti. Karta basılı eser gönderen üç yarışmacımız oldu. Dijital fotoğrafların tamamına yakını 2 – 5 megapixel aralığında makinelerle çekilmişti. Bu da katılımcıların çoğunun en azından fotoğrafla orta seviye ve üzerinde ilgileri olan kişilerden olduğunun işareti sayılabilir. Bu bakımdan yarışma tam da bizim istediğimiz bir kalitede gerçekleşti diyebiliriz. Bizim en başından beri istediğimiz okuyucularımızın çok profesyonel yarışmacılar arasında boğulmadan fotoğrafa ilgilerini çekebilmekti. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyoruz.
Neler eksikti?
Yarışmaya katılan eserlerin çoğunun temel fotoğraf tekniklerine uygun olarak çekildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca üzerinde çalışılmış, senaryosu oluşturulmuş yani emek harcanmış fotoğrafların olması da iyiydi. Ancak eksik bulduğumuz ve geliştirilmesi gereken yönler olduğunu belirtmemiz de gerekiyor.
İlk başta, “En Güzel Kış” fotoğrafı deyince çoğunluğun karlı bir fotoğrafı anlaması bir eksiklikti. Hatta “İzmir’e hiç kar yağmaz ki nasıl fotoğraf çekeceğiz” serzenişleriyle bile karşılaştık. Oysa kar kışın sadece bir yönü, araştıran, gören için daha çok zenginlik var. Zaten konusunda kar olmadan katılan ender fotoğraflardan birisinin (Yem satıcısı kadın fotoğrafı) mansiyon alması bunun en güzel kanıtı.
İkinci eksiklik fotoğrafların bir kısmı tamamen klasik manzara tarzında çekilmiş olmasıydı. Yani içinde bir hareket, canlılık, tezat, uyumluluk, gizem gibi unsurların olmamasıydı. Bu fotoğraflarda canlı (insan, hayvan) unsurların kullanılmaması, fotoğrafların anlatım gücünü oldukça sınırlandırmıştı. (Mesela içinde insan olmasa bile, karda bırakılan düzgün çekilmiş, bir ayak izi yoktu. Ya da kurumuş yapraklar. Olanlar da çok zayıf kalmıştı.)
Her şeye rağmen ilk yarışmamız için güzel bir katılımın olması ve belli bir kalitenin yakalanmış olması sevindiriciydi.
Bu yarışma vesilesiyle yeni birçok arkadaşla tanışmış olmaktan ve e-posta yoluyla da görüşmekten ayrıca mutluluk duyduk. Biliyoruz ki irtibatımız bundan sonra da artarak devam edecek.
1- Numan Kodal (Ankara)
2- Mehmet Coşar (Kayseri)
3- Tuba Yücetürk (Bolu)
MANSİYON ALANLAR:
(isim sırasına göre)
4-Ebubekir Baysal (İstanbul)
5- Gizem Melek Eyuboğlu (İstanbul)
6- Hasan Hayri Demirel (İstanbul)
7- M. Sami Kadifeci (Kahramanmaraş)
8- Rabia Karabıyık (Ankara)
9- Seher Başoğul (Zonguldak)
10- Tuba Yücetürk (Bolu)