“Bir yaprağın kımıldayışında, bir telin ihtizazında eğer siz tevhidi duymuyorsanız, o zaman okuduğunuz eserlerde de hiçbir şey duymazsınız.” Bekir Sıdkı Sezgin
Bekir Sıdkı Sezgin… 1 Temmuz 1936 doğumlu, Klâsik Türk Musikîsi`nin en önemli isimlerinden, İstanbul beyefendisi gerçek bir sanatkâr. Musikîde oldukça yetkin olan Hafız Hüseyin Efendi ve ud çalan Feride Hanım`ın çocuğu olarak dünyaya geliyor. Küçük yaştan beri müziğe meraklı olan Bekir Sıdkı Sezgin, ünlü bestekâr Rakım Elkutlu`dan faydalanıyor ama ilk derslerini babası Hafız Hüseyin Efendi başta olmak üzere Hafız Hasan Akkuş, Fatih Camii imamı Ahmed Rasim Efendi (Filibeli Arap Hafız), Hafız Ahmed Efendi, Hafız Sadettin Efendi gibi değerli isimlerden aldı. Zamanla Kur`an-ı Kerim`i de oldukça iyi okumaya başlayan Sezgin, beş yaşına geldiğinde Kur`an-ı hatmetmişti. Çocukluğunu yaşayamadığını ve devamlı musikî ile hemhal olduğunu ifade eden sanatçımız, yedi yaşına geldiğinde Kur`an okumakta, musikî ve şarkı söylemekte mahir hale geliyor.
Hayatını Klâsik Türk Musikîsi`ne adamış, 26 sayılık Kök Musikî Dergisi`ni çıkarmış bu çalışkan sanatçımızı, oğlu Kudsi Sezgin şöyle anlatıyor; Evde hiç boş olduğunu görmedim. Mâlâyaniyi sevmezdi. Geceleri çalışırdı. Eser mi bestelenecek, gece yapardı. Geceleri uyku uyumazdı. Geceleri eve geldiği zaman, yemek yer, -günde iki öğün yerdi zaten- masasına geçer ya bir yazı yazar ya da bir projeye hazırlanacaktır, onunla meşgul olurdu. Yazları, kitap çalışmaları, notaların üzerinde tashihler yapmak işleri arasındaydı.*
Necip Fazıl`a Mektup
Tam bir İstanbul Beyefendisi Bekir Sıdkı Sezgin, müziğin yanında toplumumuz hakkında da kafa yoruyor, birçok konuda düşüncelerini beyan ediyordu. Necip Fazıl`a yazdığı çok kısa mektupta, onun düşünce dünyasını, beyefendiliğini görmek; bu zarif hareketinden dolayı bile ona hayran olmak mümkün. Bekir Sıdkı Sezgin Necip Fazıl`a yazdığı o kısa mektupta şöyle diyordu;
‘Muhterem Efendim,
Cüretimi mazur görünüz. Milli kültür ve san`atimize hizmet aşkı ile giriştiğim bu teşebbüsün ilk mahsulünü zat-ı âlinize takdim ediyorum.
Selam ve hörmetlerimin kabulünü istirham ederim.’
Eserleri
Bekir Sıdkı Sezgin`in eserleri bugün üç albümde toplanmış durumda. Klasikler I-II ve Dini Klasikler isminde Kaf Müzik etiketiyle raflarda yer alan albümlerde bu usta ismin tam 45 eserini bulmak mümkün. Türk Sanat Musikîsi’ni damarlarına kadar hissederek dinlemek isteyenler için klasikler başyapıt niteliğinde. Bunun yanında Dini Klasikler albümü de kesinlikle dinlenmeli. Hicaz Makamında İkindi Ezânı ile başlayan bu başyapıt, Itri`den, Hz. Mevlana`dan devam edip Aşr-ı şerîf ile zirvede son buluyor.**
Bu değerli şahsiyet için bir çalışmada Boyut Yayıncılık`tan çıkmış. Bekir Sıdkı Sezgin`e 40 dakikalık harika bir belgesel hazırlanmış ve Mehmet Eryılmaz imzalı Bekir Sıdkı Sezgin isimli kitabın hediyesi olarak okuyucuya ulaşmış.
Artık her pazarda popüler ürünlerin çok sattığı bir devirde, böylesine saklı kalmış değerlerimiz için çalışmalarda bulunmuş bu kuruluşları kutlamak ve birçok yere örnek göstermek gerek…
Bekir Sıdkı Sezgin`e ve Türk Musikîsine dönecek olursak; bu ve benzeri isimleri ve yaptıkları bu güzel müziği yakından tanımalı, tanıtmalı ve unutmamalıyız. Türk Klasik Musikîsi, bizim öz müziğimizdir. Bizim özümüzden gelen, tarihimizden süregelen bir müzik geleneğinin en sağlam bekçisidir. Zira Fârâbi, Itrî, Sultan 3. Selim gibi müstesna ismin hayatlarında musikî çok ciddi yer tutuyordu.
Türk Sanat Musikîsi, birçoğumuza hitap etmeyebilir, hemen nostalji havası estirebilir anlıyorum. Belki de biraz bu yüzden özellikle Bekir Sıdkı Sezgin diyorum. Bekir Sıdkı Sezgin`i dinlediğimizde göreceğiz ki, o, bize daha çok hitap ediyor. O sesindeki tatlılık, musikî müziğine ısınmamıza yardımcı olacak ve bizi kopmaya yüz tuttuğumuz bir değerimize daha yaklaştıracak diye umuyorum.
Kulağınızda zarif sesler olsun…
* Yedi İklim Dergisi, Sayı 234, Eylül 2009
** www.kafmuzik.com