Duyusal algıları bozuktur, gündelik yaşam içinde normal kimselerin çoğunlukla fark etmediği kokular, sesler, temaslar, görüntüler onlar için tam bir kabus sebebi olabilmektedir. Tüm bunlardan etkilenir ve hiçbir şey algılayamaz hâle gelirler. Sözcükleri somut anlamlarına göre yorumlarlar. O yüzden mecazlarda, deyimlerde, benzetmelerde düşünceleri karmaşaya uğrar.
Onlar otizmle başı dertte insanlar… Onları önemsiyorsak; yapamadıkları yerine yapabildiklerine odaklanmak gerekir. Güçlü yönlerini keşfetmek için gayret gösterilir, sosyalleşmeleri konusunda yardımcı olunursa, öfke nöbetlerini tetikleyen sebepler bulunmaya çalışılırsa ve şayet koşulsuz sevilirlerse otizm onlar için bir eksiklik değil bir yeteneğe dönüşebilir.
Evet, Otizm. Ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan bir rahatsızlık olarak tanımlıyorlar otizmi.
Colorada Eyalet Üniversitesi’nde profesör olan, otizm ve hayvancılık üzerine yaptığı çalışmalarla dünya çapında üne kavuşan Bayan Temple Grandin de bir otistik. BBC tarafından belgeseli çekilen Bayan Grandin’in kendi ismiyle 2010 yılında bir de filmi vizyona girdi. Bu ay köşemizi hakikaten baş yapıtlardan biri olabilecek bu filme ayırıyoruz.
Tamamen Bayan Grandin’in hayat hikâyesinin aslına uygun olarak çekilen ‘Temple Grandin’ 2010 yılında Emmy ödüllerinin neredeyse tamamına ve bir de Altın Küre ödülüne layık görüldü. Filmde otizmin tüm genel özelliklerine vurgu yapılarak bunların nasıl aşılabileceği, aslında otizmli insanların dünyayı başkalarının göremediği şekillerde gördüğü, bir rahatsızlık olarak görülmezse fırsata dönüştürülebileceği, özel bir beyne sahip oldukları Bayan Grandin’in yaşadığı deneyimler üzerinden vurgulanıyor.
Her sıkıntıyı güzelliklere doğru açılan bir kapı olarak gören Grandin, hayat basamaklarını çevresindeki insanların onu sosyal hayata katma çabalarıyla birlikte koşarak çıkıyor.
Baştan sona insanın dikkatini üzerine toplayan bir bütünlük içerisinde hikayeyi sunan film, çekilen belgeselle de karşılaştırıldığında (belgesele youtube üzerinden ulaşılabilir) aslına uygun olduğu hayretle fark ediliyor.
Şimdi Kuzey Amerika’da büyükbaş hayvanlar onun tasarladığı insancıl sistemlerden geçirilerek kesiliyor.
Temple Grandin’in kendi sözleriyle bitiriyoruz yazımızı; ‘Düşüncelerim benimle birlikte ölsün istemiyorum, bir şeyler başarmış olmak istiyorum. Anlayamadığım pek çok şey var ama yine de hayatımın bir anlamı olsun istiyorum.’