İnan, çok şey değişecek! Alnında secde izleri olan insan güzellerini ara bul yeter ki…
Ey genç! Ey secde gençliği! Her türlü gençlik geldi. İnsanın kendisinin zararına ve insanlığın zararına olabilecek her türlü genç geldi, bir sen gelmedin!
Biliyorum gelmen zor, senin de nefsin var. Ama insanlığın sana öyle çok ihtiyacı var ki… Seni nefs tutsağı yapan bütün eğlencelerini bırakıp lütfen gel! Bizimle aramıza tüketim kültürü alışkanlıklarından oluşturduğun buzdan dağı iman şevkiyle eritip gel artık o donakaldığın yerden!
Biliyorum, gelmenin, insanlığa bir umut olarak gelmenin, bir diriliş muştucusu olarak gelmenin önünde büyük engeller var. O engellerin birincisi mevcudatın künhüne varma çabasından kaçıp duruyor olman. Bir şeyleri anlama çabası senin için pek de makbul, tercih edilir bir şey değil.
İlim dedikleri mevzu senin için sıkıcı vaazu nasihattan ibaret. Bilim ile ilimi birbirine fena halde karıştıranlardansın.
Bir tek sen değil, senden öncekiler de bu hususta çok kötü idiler. Bir bitmediniz 200 yıldır. Tamam, itiraf ediyorum; aslında pek de kimsenin seni beklediği yok! Pek matah özelliklere sahip değilsin. Dil biliyorsun ama kitap okumayı ve tefekkür etmeyi sevmiyorsun ki! İyi okullarda okumuşsun ama okulunun temeli bozuk. Modern kapitalist dünyada el üstünde tutulacak bir kariyere şimdiden sahipsin, üstelik bir miktar dindar, edeplisin de… ama bir şeyler eksik genç arkadaşım, temel bir şeyler eksik sende. Networkun geniş. Kültürün iyi. Tanımadığın oyun yıldızı, futbolcu, şarkıcı yok. Filmlere en erken gidersin. AVM’lerden eksik olmazsın, çeşit çeşit arabaları kullanma imkanın bile var. Ama o beynin ve alışkanlıklara terk ettiğin kalbin bugün, burada, bu çağda, bu yeryüzünde bir mü’minin kafasının ve kalbinin meşgul olması gereken binlerce, on binlerce hususla hiçbir şekilde ilgilenmiyor. Seni niçin bekleyelim ki biz bir türlü yola gelmeyenler… Sistemle hesaplaşmayı terk etmeyenler… Allah’ın adaletinin yeryüzünde hakim olmasını, zulmün yeryüzünden kalkmasını isteyenler…
Seni çok da beklemiyoruz, evet! Sen bir türlü o beklediğimiz sen olamıyorsun. Sakın yeterince kalabalık değilsiniz deme bize! Biz her zaman azız! Garip geldi bu dava, garip gidecek.
İtiraf ediyorum; bir de şu var: Aslında biz de pek seni beklediğimiz yerde değiliz. Çoğumuz mevzimizi terk ettik. Bazen karşı tarafa geçiyoruz. İnsanlığın onuru için mücadele ettiklerimizin tarafına. İtiraf ediyorum; azın azı güzel insanlardan başka seni bekleyenler olsa idi, senin sen olarak kalabilmen, bozulmaman, kaybolmaman; bir umut gençliği olarak gelebilmen için de kafirlerin yaptıklarından çok daha fazlasına ellerinden geleni yaparak çalışırlardı. Allah’ın rızasını arzu ettiğini söyleyenlerin çoğu senin için pek de bir şey yapmıyor. Durumu apaçık gör artık. Oyalanmayı bırak!
Ne zalimler senden korkuyor, ne dünya mallarını sömüren büyük patronlar senden tedirgin.
Tamam, tedirgin oldukları bir husus var, ya ürettiğimiz keyf verici nesneleri tüketmezsen, satın almazsan diye korkuyor olabilirler senin gibi yığınlaştırılmış milyonlarca gençten…
Senin gibilerden yüz binlerce, milyonlarcası olduğu zaman onlar için kıymetlisiniz.
Oysa Allah için tek başına kıymetlisin yüzünü O’na döndüğün zaman.
İnsanlık seni beklemiyor. İnsanlık öldürüldü. Tüketim köleleri haline getirildi insanların büyük bölümü. İnsanlık belki de nerdeyse kalmadı. Elimizde insan kaldı ise tüketimin iğdiş edemediği yerlerde kalmıştır herhalde. Allah’ı anmanın insanı genişlettiği, büyüttüğü, ölümsüzlük dersinin tedris edildiği mekanlarımızın hemen hemen hepsi yok edildi. Katil kapitalistler, azgın şehvetperestler senin zaaflarını tepe tepe kullandıkça büyüyor! Çoğumuz onların emrinde olmaktan mutlu. Ama artık bir besmele çek ve bir arkadaşınla bir kitabı eline al; onu birlikte okumaya başla. İnan, çok şey değişecek! Alnında secde izleri olan insan güzellerini ara bul yeter ki…