
Ayşegül Genç - Sami Yaylalı
Eşeğe Ters Binmek Her Yiğidin Harcı Değil
Nasreddin Hoca’nın yaşadığı dönemde İstanbul hala Konstantinopolis’ti ve Anadolu’da ciddi şekilde Hristiyan nüfus yaşamaktaydı. Dönemin Hıristiyan keşiş ve papazlarının simgesi de üzerinden hiç inmedikleri eşekleriydi. Halk arasında bir husumet olmasa da din alimleri arasında hararetli tartışmalar olur her biri kendi dinini yayma çabası içindeydi. Nasreddin Hoca’nın eşeğe ters binmesi dönemin toplum psikolojisini yorumlayan bilim adamları tarafından hocanın Hristiyan din adamlarına “ben sizin gibi standart düşünceli değilim benim dinim farklılıkları hoş gören insanları tek bir kalıba sokmayan bir dindir“ mesajı verdiğini belirtmektedirler.
Timur’la Nasreddin Hoca Aynı Dönemde Yaşamamış
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin Konya bölümünde geçtiğinin aksine Nasreddin Hoca’nın Timur’la aynı dönemde yaşamamış. Aralarında takribi 2 asırlık büyük bir zaman dilimi bulunuyormuş. Yani sizin anlayacağınız Nasreddin Hoca ile ilgili bazı uydurma fıkralardaki gibi Hoca Timur’un filleri ile hiç uğraşmamış ve de sarayla marayla da pek işi olmamış.
Şangay Animasyon Firması’nın Nasruddin Efendi’si
Doğu Türkistanlı Müslümanlar tarafından Şangay Animasyon Firmasına Nasreddin Hocanın fıkralarını anlatan 13 bölümlük bir animasyon yaptırılmış 1988’de. Ancak animasyondaki Nasreddin Hoca bizim hayalimizdeki hoca tasvirinden biraz farklı. Daha genç ve siyah sakallı biraz sıska bir hocaefendi Nasruddin Efendi.
Nasreddin Hoca’yı Mevlana Öldürtmüş-müş
Orta Çağ tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram’ın yazdığı “Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren- Mevlana Mücadelesi” adlı kitapta Moğollar’dan yana olan Mevlana ile Moğollara karşı çıkan Ahi Evran’a destek çıkan Nasreddin Hoca’nın arasında husumet yaşandığı ve bunları da çeşitli beyitlerinde dile getirdiklerini yazmaktadır. Ayrıca Mevlana’nın ahilerle birlikte hareket eden oğluyla, Nasreddin Hoca’yı da araya suikastçiler koyarak öldürttüğü şeklinde ifadeler yer almakta. Bu görüşü ortaya atan profesör ve onun gibi çeşitli fikirler üreten profesörler Mevlana’yı Moğol ajanı olmakla da suçlamaktadırlar. Çok şükür ki el yazması eserler halen mevcut ve halen eski Türkçe bilenlerimiz var. Aksi takdirde bu profesörlere inanmak zorunda kalırdık.
Hocanın Tescilli 96 Fıkrası Var.
Türk halk bilimi ve halk edebiyatı konularında dünya çapında sayılı isimlerden olan Prof Dr. Saim Sakaoğlu Nasreddin Hoca ve Mevlana’ya atılan iftiralara en bilimsel ve güvenilir cevabı vermekle kalmayıp Nasreddin Hoca’nın halk arasında anlatılan 1000’e yakın fıkranın anlatım şekline ve tarihi özelliklerine bakarak geliştirdiği metod ile Hocaya aitliği %100 kesin olan 96 adet fıkra tespit edebilmiştir. Bu fıkralar içinde en çok bilinen kazanın doğurması ile ilgili fıkra bile yoktur. Ve o fıkranın bile uydurma olduğu kuvvetle muhtemeldir.
Sivrihisar ile Akşehir’in Nasreddin Hoca Savaşı
Nasreddin Hoca’nın doğduğu yer Sivrihisar’dır. Ancak fıkraların geçtiği göle maya çaldığı yer Akşehir’dir. Fakat bu iki güzel ilçemiz Nasreddin Hoca’nın kültürel sahipliği konusunda çekişmektedirler. Sivrihisar Nasreddin Hoca’nın kızı Fatma Hatun’un kabrinin Sivrihisar’da bulunduğunu kanıtlayarak mezarın bulunduğu yere bir de anıt-türbe yapma girişiminde bulundu. Henüz yapımının tamamlanmadığı bilinen türbe tamamlanınca Sivrihisar’ın Nasreddin Hoca’yı sahiplenme konusundaki ısrarı iyice pekişecek gibi gözüküyor.
Nasreddin Hoca’nın Fıkralarında Sahihle Tahrif Olunmuşu Nasıl Ayırt Edebiliriz?
1. Öncelikle kısadır Nasreddin Hoca’nın fıkraları. En fazla birkaç cümledir. İki üç sayfalık metinlere biz Nasreddin Hoca fıkrası gözüyle bakamayız.
2. İnançlarla alay eden bir fıkra Hoca’nın fıkrası olamaz. Kaynaklardan anlaşılıyor ki, Hoca Sünni akideye mensup Hanefi bir Müslüman. Üstelik bir din adamı. Bir din adamının inandığı dinin değerleriyle laubali bir şekilde konuşması mümkün değildir. Mesela Hoca’ya soruyorlar. “Falanca kişi oruç yiyor.” diye. Hoca cevap veriyor, “Keşke namazı da yese.” şeklinde. Bir an tebessüm edebilirsiniz belki ama bunda espri yok, zeka yok, bu tam bir Bektaşi mantığıdır. Hacı Bektaş Veli anlamındaki Bektaşiliği tenzih ederek söylüyorum.
3. O çağın Anadolu’sunun sosyal kültürel dünyasını yansıtmalı. Bir fıkra çok zengin gösteriyorsa, Hoca’ya ait olamaz.
4. Türkçe’nin inceliklerini yansıtmalı. Hoca aynı zamanda iyi bir Türkçecidir. Deyimlerimizin pek çoğu Hoca’dan geçmiştir.
5. Bir fıkrada ahlak dışı ifadeler varsa bu Hoca’nın fıkrası olamaz. Belli bir bölgeyi, belli bir yeri anlatıyorsa olmaz. Hoca evrensel bir tiptir. Temel tipi bir bölgeyi ifade eder, Bekri Mustafa ayyaşlar grubunu temsil eder, İncili Çavuş saray meddahıdır. Hocanınki ise bütün bunların üstünde genel bir fıkra tipidir. Fıkralara bu yönden de bakılabilir.
6. Kişileri küçümseyen, fiziksel kusurlarıyla dalga geçen fıkralar da onun olamaz. Onun dininde mizah, gülme, latife, şakalaşma vardır. Ama temel ölçü insan onurudur. Bu da ayırt edici bir özelliktir.
(Mustafa Özçelik)
Ölmeden Önce Ölmek
Bir gün Hoca, kıra çıkıp giderken karşıdan birkaç atlı gelir. Hoca gidip bir mezarın yanına gelip elbiselerini çıkarır ve kabre girer. Atlılar, Hoca’yı görüp: “Bre adam! Burada ne yatarsın?” dediklerinde bir söz bulamayan Hoca: “Kabir ehlinden idim. Buraya seyre çıktım.” demiş.
Yine bir gün Hoca, baştanbaşa siyahlar giyerek dışarı çıkmış. Hoca’nın halinde bir acayiplik olduğunu görenler sormuşlar:
-Hocam, niye böyle baştanbaşa karalar giymişsin?
Hoca, ciddiyetle cevap vermiş:
-Oğlumun babası öldü de onun yasını tutuyorum.
Dünyanın Merkezi Akşehir’dir. İnanmayan Ölçsün!
Dünya’nın Ortası Akşehir’dir. 2007 yılında Nasreddin Hoca Derneği, Türk Patent Enstitüsü’nden Markaların Korunması Hakkında 556 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname’ye göre, “Dünyanın Ortası Akşehir” şeklindeki tescil belgesini almıştır.
Nasreddin Hoca Alim midir, Arif midir?
Her şeyden önce bir mutasavvıftır Nasreddin Hoca. Kendisi Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim’e intisab ederek manevi yolda nasiplenmiş bir insandır. Onun fıkralarını dinleyenler nefs terbiyesi, mürşid, mürşidi kamilin gerekliliği, şeriat-tarikat-hakikat-marifet, rabıta, tevessül, erbain, irşad, zikir, sabır, kanaat, tevekkül, ihlas gibi tasavufi konuları hemen fark edecektir. Onun fıkralarının ilk derleyicileri, ondan “Evliyadan Nasreddin Hoca” şeklinde bahsetmişlerdir. Hoca ayrıca medreselerde fıkıh ilmini tahsil etmiş ve Kur-an’ı ezberlemiş kuvvetli bir hafızdır. Hem alim hem ariftir. Ama alimler gibi halktan kopuk ilimle meşgul bir hayat tarzı yoktur. Sadece ilim meclislerinde değil çarşıda, pazarda, tarlada her yerdedir. Halkın içinde, elinin emeği ile geçinen mütevazı bir insandır.
Ondan İyi Koç mu Olur?
Peter Hawkins, Türkiye’ye geldiğinde kendisinden iş hayatıyla ilgili ‘koçluk’ yapmasını isteyenlere ‘Nasreddin Hoca’nın memleketinde bu konuda ondan daha iyisini mi bulacaksınız?’ diyerek herkesi şaşırtmıştır.