Bu ay Abdullah Doğan’ın iki fotoğrafını değerlendiriyoruz. Fotoğraflar için teşekür ediyoruz.
‘Neden iki fotoğrafını değerlenidiriyoruz?’ sorusuyla başlayalım. Bazen sayfalarca yazıyla anlatmaya çalıştığınız konuyu bir örnekle anlatmak çok daha kolay olur. Bu hayatın bir çok alanında böyledir. Fotoğraf sanatında ise bu çok daha belirgindir. Bir konuyu anlatmak bir fotoğraf eşliğinde olmadığı zaman, çok soyut kalır ve anlaşılmaz. Bir fotoğraf üzerinden konu neredeyse bir daha unutulmamak üzere hem de bütün yönleriyle kolayca anlaşılabilir.
Abdullah Doğan’ın gönderdiği iki fotoğrafı incelediğimizde ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Fotoğraf 1’e bakacak olursak, ilk bakışta, gün batımında çekilen bir manzara fotoğrafı görüyoruz. Gün batımının kendine has kızıllığı, ön planda ağaçlarla kaplı bir tepe, ardında yer alan ve sislerle kaplı olduğu için gizemli bir hal alan bir ufuk çizgisi, sağ tarafta göğe doğru yükselmiş iki tane ağaç görüntüsü ile oldukça iyi bir fotoğraf. Ufuk çizgisinin düz ve 1/3 kuralına uygun olarak yerleştirilmesi, genel olarak bir netlik probleminin olmaması, ışık değerlerinin de kabul edilebilir bir seviyede olması, renklerin daha canlı olduğu gökyüzünün daha geniş tutulması fotoğrafın artıları olarak sayılabilir. Bu haliyle geçer not alan bir fotoğraf.
Oysa aynı mekanda çekilen ikinci fotoğraf (fotoğraf 2) küçük bir kadraj ayarlamasıyla neredeyse birincisiye alakası olmayan yepyeni bir fotoğraf olarak karşımıza çıkıyor. Güneş bu haliyle çok daha ön plana çıkıyor ve etrafındaki kızıllık çok daha belirgin hale geliyor. Güneşin etrafındaki bulutların oluşturduğu kümelerin farklı desenler oluşturması ve kızılın farklı tonlarına bürünmesi hemen dikkat çekiyor. Sağ taraftan fotoğrafa bir kısmı giren kavak ağacı ise fotoğrafı boşluktan kurtarıp mesafeyi daha iyi anlamamızı ve boyutlandırma konusunda yardımcı oluyor. Güneşin fotoğrafın tam ortasına önlemiş hem de ağaçla arasında belli bir mesafe bırakarak derinlik hissini artırmış. Burada belki ağacın üst kısmının tamamı kareye alınabilseymiş belki daha iyi olurdu gibi küçük bir tavsiyede bulunulabilir.
Bu iki fotoğraf değerlendirmesinden çıkaracağımız önemli sonuç şu olmalı: Birincisi fotoğrafta kompozisyon çok önemli. Küçük bir kadraj ayarlaması bile bize çok farklı fotoğraflar çekmemizi sağlar. İkincisi de bir fotoğrafı çektikten sonra “acaba bu fotoğrafı daha başka nasıl çekebilirim?” sorusu her zaman bizi yeni arayışlara sevketmeleridir. Çünkü aynı yerin, aynı noktadan, aynı zamanda bir çok fotoğrafını çekme şansımız var. Belki yüzlerce… Yeter ki biz çekmek için gayretli olalım.