Bu şehirdeki hiçbir anı kaçırmak istemiyor, Buhara’yı köşe köşe, sokak sokak beynimin kıvrımlarına nakşetmek istiyordum. Buhara sokaklarını adımladığımız anlardan birinde rastgele bir evin kapısını çaldık. “Tanrı misafiriyiz” diyerek girdiğimiz evde Özbeklerin ev düzenlerini ve yaşantılarını daha yakından görme imkânı bulduk. Özbekler İstanbul’dan gelen Müslüman Türkler olduğumuzu öğrenince bize öyle ilgi gösteriyorlardı ki misafir olduğumuz Özbek evlerinde hiç yabancılık çekmiyorduk.
Poi Kalyan Meydanı’ndaki tarihi eserleri gezdikten sonra şimdi de hemen karşıdaki Buhara Kalesi’ne geçebiliriz. Bir diğer ismi de “Ark Kalesi” olan Buhara Kalesi’ne giriş ücretli olsa da çok pahalı değil. Etrafı dev surlarla çevrili olan kale, kapısındaki nöbetçiyle sanki Binbir Gece Masallarından fırlamış gibi... Kalenin ana kapısından içeri girip eğimli yolu çıkarken sağda ve solda mahkûmların kaldığı demir parmaklıklı hücreler hemen göze çarpıyor. Üç bin yıllık bir yapı olan kalenin içindeki ana kaideyi Buhara Emiri’nin Sarayı oluşturuyor. Halkın şikâyetlerinin dinlendiği, resmi heyetlerin kabul edildiği selamlama meydanında emirin tahtı da görülebiliyor.
Bir zamanlar üç bine yakın Buharalı’nın yaşadığı kalede medreseden cezaevine, depolardan kuyu ve dehlizlere kadar birçok yapı bulunuyor. Üç tarafı revaklarla çevrili olan mescit ise iç süslemeleri, mihrap ve tavanı ile kalenin gözdesi. Sarayın odaları bugün çeşitli müzelere çevrilmiş durumda. Bu müzeleri gezdiğinizde Buhara’nın tarihi ve kültürü hakkında daha derinlikli bir bilgiye sahip olabiliyorsunuz. Ben pek fazla müze gezmekten hoşlanan biri olmasam da Buhara Kalesi’ndeki müzeleri sevdim. Özellikle de eski Buhara’dan kalma siyah beyaz resimlerin olduğu müzeyi…
Kışı Buhara Sarayı’nda geçiren emir ve ailesi yaz aylarını genelde şehrin dışındaki sarayda geçiriyormuş. Biz ancak taksiyle gidilebilen Yazlık Saray’ı da gezme imkânı bulduk. Muhammed Âlim Han’ın emriyle 1918 yılında inşa edilen “Yazlık Saray” bugün bir kültür-sanat müzesi olarak kullanılıyor. Rengârenk çiçekler ve süslü kuşların olduğu saray mutlaka görülmesi gereken bir yer değil. Fakat vaktiniz varsa ve Buhara Emirlerinin yaşamı ile ilgili daha fazla malumata sahip olmak istiyorsanız burayı da görebilirsiniz.
Buhara Kalesi’nin önündeki geniş meydana da tıpkı Semerkand’da olduğu gibi Registan deniliyor. Bu meydanda bir zamanlar eğlenceler düzenlenir, şenlikler yapılırmış. Bazen de ölüm cezası alan mahkûmlar idam edilirmiş. Meydanın hemen karşı tarafında Buhara Emiri’nin çok sevdiği eşi için yaptırdığı Saray Camii bulunuyor. Önünde güzel bir de havuzun olduğu caminin özellikle ahşap sütunlarının güzelliği cezbedici…
Orta Asya’nın En Eski Türbesi ve Samaniler
Biz Buhara sokaklarını adımladıkça çisil çisil yağan rahmet de yeryüzünü ıslatmaya devam ediyor. Şehrin her tarafı adeta tarihe, geçmişe açılan bir kapı gibi… Saray Camii’nin bahçesinin hemen bitişiğindeki sokaktan dümdüz on dakika kadar yürüdüğünüzde bu sefer de karşınıza tarihi bir türbe çıkar. Bu türbe Karahanlılardan önce Maveraünnehir bölgesinde etkili olan Samani Devleti’nin kurucusu İsmail Samani’ye aittir. Orta Asya’nın en eski türbesi olan İsmail Samani’nin türbesinin bugüne kadar gelmesinin nedeni ise fırtınalar nedeniyle uzun bir dönem kumun altında kalmasıdır. İsmail Samani Türbesi pişmiş tuğladan yapılmış. Her köşesi bir dantel ....................................................