• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz
  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!
  • Ölümün Hikâyesi
  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan
  • Gönül Elçileri Konuşuyor!
  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci
  • Rahmet Dolu Misafir
  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?
  • Yeni Dünyanın Ebabilleri
  • Bu Da Geçer Ya Hu
  • Tüm Mutluluklar Yürekte
  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer
  • Ecdada Vefa(!)
  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?
  • Bireycilik Tufanı
  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan
  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum
  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1
  • ANASAYFA
  • Genç Haber Merkezi
  • Günlük Rutinlerimiz ve Molalarımız Nasıl Olmalı?

Günlük Rutinlerimiz ve Molalarımız Nasıl Olmalı?

21.05.2020 17:02
Genç Haber Merkezi
2388
Gamze Çakır

Sakin ve dingin bir göl. Çarşaf gibi adeta, öyle düz, öyle pürüzsüz. Ortasında bir sandal. Onun içinde de ben. Tek bir insanın dahi olmadığı, yalnızlığıma yalnızca gökyüzünde bir oraya bir buraya uçuşan kuşların ve tabi O’nun eşlik ettiği bir gün. Sıradan olmayan bir gün. Çünkü sıradan günlerde böyle yalnız kalmam mümkün değil. Bugünü değerli yapan şey sıradan olmayışı belki de, kim bilir… Sakince uzanmışım o gölün ortasında ve yukarıyı izliyorum. Yukarıda sadece gökyüzünü değil; sarkan ağaç dallarını, sonsuzluğu, ebediliği ve faniliği de izliyorum. Öylece bakıyorum ve o dinginlik bende de tezahür ediyor. Benliğime öyle işliyor ki günlerce orada kalmak istiyorum. Yalnız ve sakin. Ancak ne mümkün? Onca işin gücün arasında ufak bir kaçamak olan şu anı bir daha ne zaman yaşarım bilmiyorum. Yine de bu anın tadını çıkarıyorum, sonrası için kaygılanmadan. Sağ kolum sandaldan göle düşüyor, parmaklarımın arasından geçen suyu da hissediyorum. Bu durum beni hoşnut ediyor ve elimi suyun içinde gezdiriyorum.

 
Birçoğumuz bu sahneyi okuyup hayal edince imrenmiş ve bu anları yaşamaya dair yoğun bir istek duymuş olabiliriz. Buradan hareketle ortak noktamızın kent yaşamının hızında yaşama, kentin bizleri doğadan uzak bırakması ve kalabalıkta yaşamaya itmesi olarak sıralamak mümkündür herhalde. Öyle anlarımız geliyor ki; yaşamımıza ufak bir mola vermek istiyoruz. Yaşamımıza verdiğimiz bu mola kentlerde yaşayan bizler için bulunmaz bir nimet. Aslında yaşama mola olarak nitelendirdiğim bu zaman yaşamın o kadar içerisinde ki bu anları yaşamın ta kendisi olarak da adlandırabilirim. Bu nedenle bence biz bu anlara "molada yaşamak" diyelim. İşte bu molada yaşamak bizler için imrenilen bir mahiyette. Çünkü bu anlar sayesinde biz hızdan kaçmış oluyoruz, doğaya temas etmiş ve de yalnız kalmış oluyoruz. Peki nedir bu üçlünün bize yararı?
 
Hızlı olmaya mola verdiğimizde, mesela an`ın tadını çıkarma lüksüne erişebiliriz. Yaşadığımız anda kalıp, dakikalar ve saatler sonrasını düşünmeden, öylece yaşayabiliriz. Bu sayede stressiz, kaygısız, keyifli bir anı biriktirmiş oluruz. Belki her zaman içtiğimiz bir çayın tadını daha farklı alır, her zaman gördüğümüz bir ağaçla ilgili farklı şeyler düşünür, bastığımız zemine farklı bakar ya da dokunduğumuz, temas ettiğimiz yüzeylerden farklı etkiler çıkarırız. Yaşamın hızlı temposuna mola verince, tıpkı Meksika’daki yerli halkta olduğu gibi ruhlarımız bedenlerimize yetişir belki. Ve biz, tam biz oluruz. Denemeye değer.
 
Doğaya temas ettiğimizde ne değişir peki? Toprağa yalın ayak bastığımızda, çiçekleri okşadığımızda, tertemiz ağaç veya deniz kokusunu teneffüs ettiğimizde mesela… Vücudumuzda biriken o yoğun enerjiyi, kızgınlığı, stresi toprağa devredebiliriz belki, bu olumsuzlukları onun bizden daha iyi yönetebilmesini umarcasına… Toprağı avuçladığımızda, topraktan var edilen bu bedenimizin tekrar toprağa gideceğini, cansız olduğunda dahi toprak için nimet olacağını, besin olacağını düşünebiliriz. Son durağımızı hatırlatır belki toprak bize. Böyle düşününce biraz hüzünlenir ama sonra yeniden ümitleniriz. Kötü duygu ve düşüncelerimizin yerine yenilerini, daha iyilerini daha olumlularını yerleştiririz bu sayede. Deriiiiin bir nefes aldığımızda ve acele etmeden aheste aheste verdiğimizde, her hücremiz yenilendiğini hissederiz. Soluduğumuz her bir oksijen havasız kalmış hücrelerimize can olur. Böylelikle ruhumuz temizlenir. Baştan aşağı, ifadenin tam anlamıyla yenileniriz. 
 
Yalnız kaldığımızdaysa, tek başımıza iken dahi aslında yalnız olmadığımızı anımsarız. Her zaman bizi gören, gözetleyen, denetleyen, koruyan, bağışlayan bir gücün varlığı ile karşılaşırız. Çocukluğumuzdan beri anlatılan şu kısa hikayeyi hatırlarız belki: Bir öğretmen öğrencilerine kimsenin onları görmeyeceği bir yerde bir eşyaya zarar vermeleriniister. Bazı çocuklar kapıların ardına saklanır, bazıları iseevde köşe bucak kaçıp öğretmenlerinin dediğini yapar. Ancak biri ödevi yerine getirmez. Ertesi gün öğretmen sebebini sorduğunda, Allah’ın onu görmediği bir yerin olmadığını ve bu nedenle eşyaya zarar veremediğini belirtir. Tıpkı bu hikayedeki çocuk gibi bir bilinç kazanırız belki. Yalnızlığımız bizi sükunete erdirir, tefekküre vesile olur, yaşam ümidi ve isteği verir. Böylelikle bu geri çekilme sona erdiğinde günlük rutinlerimize daha sıkı bağlanabiliriz. Daha istekli ve daha heyecanlı bakarız işlerimize. 
 
Ve bu üçlü ile koşturmalı rutinlerimizde de nimet aramayı ve de bulmayı öğreniriz belki. Neyi neden yaptığımızı, neye neden sabrettiğimizi hatırlar, güç toplarız. Sonuç olarak rutinde de molada da yaşamanın tadını alabiliriz.

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Gamze Çakır

1997 yılında İstanbul/Güngören’de doğdu. İlk çocukluk yıllarında Kasımpaşa’ya taşındılar ve yaşamının 16 yılını orada geçirdi. Yazı ile kurduğu ünsiyet, çocukluk yıllarında renkli defterlere yazdığı günlüklere uzanıyor. Günlüklerini açıp tekrar tekrar okumayı seviyor, her defasında yazdıklarına tebessüm ediyor. Geçmişin yazılı ve masum izleri olduğu için bu defterlere ayrı bir bağlılığı var. Şu a...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

  • Ölümün Hikâyesi

  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

  • Gönül Elçileri Konuşuyor!

  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

  • Rahmet Dolu Misafir

  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?

  • Yeni Dünyanın Ebabilleri

  • Bu Da Geçer Ya Hu

  • Tüm Mutluluklar Yürekte

  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

  • Ecdada Vefa(!)

  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

  • Bireycilik Tufanı

  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum

  • GENÇ Dergisi Haziran 2022 Dosyası #1

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • Tümü

Benzer Yazılar

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz
Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz
Peki doğan ne? Elbette ke...
Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!
Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!
Hz. Abdullah (ra) öyle bü...
Ölümün Hikâyesi
Ölümün Hikâyesi
Vefat eden kişi gibi düşü...
Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan
Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan
Yeryüzüne gönderilmiş ilk...

Genç Dergisi 189. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

Bir Selam Bin Kelam Doğurur, Bakarsın Kalpleri İslam`la Yoğurur

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

Ölümün Hikâyesi

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

Gönül Elçileri Konuşuyor!

Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8021315

Bagamoyo Afrika... 4913477

Kasım Sayımız Çıktı! 3348276

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1163183

En Güzel Cuma Hediyeleri! 281508

10 Soruda Sen Kimsin? 261480

Leyla ile Mecnun Fuzuli mi? 161886

07.08.2022

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

01.08.2022

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

01.08.2022

Ölümün Hikâyesi

31.07.2022

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

29.07.2022

Gönül Elçileri Konuşuyor!

26.07.2022

Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

24.07.2022

Rahmet Dolu Misafir

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2022 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS