Esad Mücahit Eskimez
“Madde bağımlılığı kavramına kulaklarımız aşina, gözlerimiz ise neredeyse kapalı.” desek çok da haksız sayılmayız. Yanı başımızda milyonlarca gencin mücadele verdiği bu hastalık, hemen kapımızda olan fakat hiç tanımadığımız bir düşman adeta. On yedi sene boyunca madde bağımlısı olan ve bağımlılıktan kurtulduktan sonra benzer durumda olan gençlere neler başarabileceklerini gösteren Yücel Kuran’a; kendi hikayesinden yola çıkarak bağımlılığı, Türkiye’deki son durumu ve mücadele yöntemlerini sorduk.
Uyuşturucuya başlama hikayenizde “akran zorbalığı”ndan bahsettiğinizi duymuştum bir Youtube söyleşisinde. Sizin hikayenizden de hareketle “akran zorbalığı”nın bu mesele özelinde ne kadar etkili olduğunu sormak istiyorum.
Aslında benim hikayemde uyuşturucuya başlama noktasında akran zorbalığının direkt etkisi var. Akran zorbalığı, okulda, mahallede yahut bir herhangi bir yerde var olan arkadaş grubuna dahil olmak için, o gruba dahil olmak isteyen kişiye, grupta bulunan akranları tarafından birtakım davranışların empoze edilmesi diyebilirim. Yani o grupta spor ayakkabı markası neyse, o çocuk da aynı marka ayakkabı giyiyor veya giymek istiyor. Sigara içiyorlarsa o da içiyor. Uyuşturucuysa, içkiyse hakeza aynı şekilde. Yani bu tip alışkanlıklar, akranları tarafından o gencin gruba dahil olmasının bir ön şartı haline getiriliyor. Ben buna akran zorbalığı diyorum.
Türkiye’de madde bağımlılığından mustarip belki on binlerce genç var. Sizin hikayeniz ve kitabınız bu konunun duyulmasında önemli bir etki gösterdi. Fakat çoğunlukla toplum olarak biz bu yaşananlardan haberdar dahi değiliz. Oysa yanı başımızda oluyor her ne oluyorsa. Gözlerimizi mi kapatıyoruz yaşananlara?
Bakın, bağımlılık bir gizlilik hastalığıdır. Ben on yedi yıl bağımlı olarak yaşadım ve bunu on iki yıl ailemden sakladım. İnanın her ailede -geniş çerçevede düşünürsek- bir kişi var. Karşı komşumuz, alt komşumuz, üst komşumuz. Apartmanımızda mutlaka var. Sokağımızda birden fazla var. Mahallemiz ise sarılmış durumda. Ama hem bir gizlilik hastalığı olduğundan hem de bizim gören gözlerle bakmadığımızdan ötürü vaziyetten haberimiz dahi yok. Yaşananlara gözlerimizi mi kapatıyoruz, görmek mi istemiyoruz yoksa yakıştıramıyor muyuz inanın bilmiyorum. Fakat uyuşturucu bağımlılığı bence Türkiye’nin en önemli sorunu. Resmi rakamlara göre üç milyon bağımlı var. Resmi rakam dediğimiz de AMATEM’e giden yahut uyuşturucu ile yakalanan kişilerden bahsediyoruz. Zaten bu bir gizlilik oyunu; bağımlı birey ailesinden, toplumdan kısaca herkesten bunu saklıyor. Bunu göz önüne alırsak bağımlı sayısı bence sekiz milyon. Bunların da yüzde 95’inden fazlası genç nüfus. Seksen milyonluk bir ...............................................
Bağımlılık sürecinde bağımlı olduğunu kabul etmek kişiye ne kazandırır?
Türkiye’de bağımlılık yapan maddelere ulaşmak oldukça kolay diyebilir miyiz? Sokaklarda durum nedir, bu bağımlılık yüzünden sokaklara düşen insanlar ne yapıyor?
BAYDER ile tanışmanız dönüm noktanız oluyor. Şu anda dernekte aktif göreviniz de bulunuyor. Bize hem BAYDER’i hem de sizin yaşamınıza olan etkisini anlatır mısınız?