Fotoğraf çekmeye başladıktan bir süre sonra en tehlikeli evre, hep aynı şeyleri yapıyormuş hissine kapılmaktır. Sanki çektiğiniz her karede kendinizi tekrar ediyormuş gibi bir duygu içinizde oluşmuşsa aslında bir adım ötesinde büyük bir hazine sizi bekliyor demektir. Bir hevesle başlanılan uğraş tam da bu eşikte yönünü belli eder çoğunlukla. Böyle bir durumda yapmanız gereken, sayıları yüzleri bulan fotoğraf sitelerini sık sık ziyaret edip sizi hayal dünyalarında dolaştıracak fotoğrafları incelemek olmalı. Bu uğraş sizlerin de hayal dünyalarında yeni kapılar, pencereler açacaktır. Kendi adıma söylemem gerekirse fırsat buldukça bir çok fotoğraf sitesini ziyaret eder, önemli gördüğüm konularda notlar almaya çalışırım. Sizlerden gelen fotoğrafları bu gözle ayrı ayrı inceler, kendimce üzerinde fikir yürütür, ben olsam nasıl çekerdim diye zihin jimnastiği yaparım. Bu yönüyle gönderdiğiniz her fotoğraf benim için de kıymetli ve öğretici birer kılavuz haline gelir çoğunlukla. İlk bakışta çok kötü görünen bir fotoğraf için bile zaman harcar iyi yönlerini görmeye çalışırım. Çünkü kötünün de iyinin de öğretici yönleri var hepimiz için.
Merve Atmaca, Bolu Gölcük’te çektiği çarpıcı fotoğrafla gözümüzün pasını sildi yeniden. Bu kareye bakarken fotoğrafta anın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha yaşadım sanki. İçinde bu renkli devlet konukevinin bir çok fotoğrafını gördüm bu güne kadar. Hepsinin kendine göre bir güzelliği vardı. Bu karede ise gölün ormanla birleştiği noktada oluşan duman tabakası mistik bir hava katmış fotoğrafa. Belki yarım saat önce veya 15 dakika sonra yoktu o duman veya sis. Ama işte ‘anın fotoğrafı’ dediğimiz tam da böyle oluşuyor. Kadraj seçimi, netlik, yansıma, durgun su ve renklerden oluşan dingin görüntü bakarken bile huzur veriyor insana…
Mustafa Fatih Şen zaman zaman fotoğraflar gönderiyor köşemize. Ama bugüne kadar fotoğrafını yayınlamak nasip olmadı. Bildiğim kadarıyla bu ilk yayınladığımız fotoğrafı olacak. Yazdığına göre Mersin’in Erdemli ilçesinde sahilde çekmiş bu fotoğrafı. İyi de yapmış. Ters ışıkta bayraklar ve insan silueti ayrıntılarıyla belli oluyor. Genel olarak iyi düşünülmüş bir kare. Ancak bu gibi durumlarda insan figürünü yoğun parlak ışıktan biraz daha ayırmak gerek. İnsanı biraz daha sağa veya sola yerleştirerek daha belirgin hale getirebilirdik. Ayrıca insan gölgesinin tamamının kareye girmesi de oldukça çarpıcı olabilirdi. Bu arada modelin ismini de yazmışsın ama yeğenim olmasına rağmen tanıyamadım!
Küçük böceklerin fotoğrafını çekmek oldukça zahmetli bir iştir. Oldukça hareketli oldukları için ya sağa sola koşturup kareden çıkarlar ya da uçup gözden kaybolurlar. Ayar yapmaya, kadraj oluşturmaya fırsat vermezler çoğunlukla ama oldukça da zevkli ve eğlenceli bir uğraştır aynı zamanda. Şerife Seven Uslu uğur böceği fotoğrafıyla ilk defa köşemize misafir oluyor bu ay. Anladığım kadarıyla çektiği daha geniş bir fotoğraftan bir kesit alarak göndermiş bu kareyi. Bu kadar çok fazla kesmeye gerek yoktu aslında. Çok sıkışık görünüyor bu haliyle. Belki kadrajın kareye yakın bir şekilde kesilmesinin de etkisi var bunda. Bu arada acemi olduğunu ve amatör olarak fotoğraf çektiğini belirtmişsin. Bu manada hepimiz amatörüz ve acemiyiz. Çünkü amatörlük çoğu zaman iyidir. Profesyonel olursanız bu kareyi çekmeyi bile düşünmezsiniz çoğunlukla. Çünkü işin içine parasal kaygılar girer çoğunlukla…
Şeyma Çavuşoğlu İstanbul Eyüp’te Piyerloti Tepesine uğramış gördüğünüz gibi. İyi de yapmış. Fotoğraf çekilen bu noktayı çok iyi biliyorum. Yaklaşık 15 yıl önce bir arkadaş grubuyla hemen hemen aynı noktadan bizde seyretmiştik bu manzarayı. Sabah gün doğumunda yaptığı çekim yandan vuran yumuşak ışık tonuyla hemen kendini belli ediyor. Ağaç dallarından oluşturduğu doğal çerçeve içinden görünen haliç ve köprü manzarası huzurlu bir bakış sunuyor o noktadan. Yıllar önce bir arkadaş bu mezarlar için ‘Mezarın manzarası oldukça iyiymiş’ diyecek olmuştu da bir başkası, ‘inşallah içinin manzarası dışarıdan daha iyidir’ diye düzeltmişti nazikçe.
Tabi bu fotoğrafla ilgili olarak şu tavsiyeyi yapmadan geçemeyeceğim; ağaç dalları kareye oldukça fazla girmiş. Bu haliyle kare içinde oldukça fazla yer kaplıyor ve genel manzarayı oldukça gölgeliyor. Bu gibi durumlarda ağaçları ana konuyu destekleyen yardımcı unsurlar gibi düşünüp kare içinde bu kadar ön plana çıkarmamalıyız…